Ben hiç trafik kolunda olup, geçen arabalara düdük öttürerek dur – geç demedim. T.C. kimlik numaram buna müsaade etmiyordu. Vergi numaram da onu destekliyordu sanki! Numaralara baktıkça kendimi amerikan bilim kurgu filmlerinde zannediyordum ama olayın gerçekleştiği yer Türkiye idi. Ben ben olamadım, Türkiye de amerika gibi olamadı zaten. Belki de ülkemi bu yüzden seviyorum. İkimizin de ortak bir yönü var, ikimiz de daha iyi olamıyoruz, halbuki olabiliriz.
Büyük bir tarihi ayıbı düzeltiyorum hemen. Hepimizin Macar mutfağından zannettiği gulaş çorbası esasında Osmanlı mutfağının icadıdır. Vakti zamanında bizimkiler Macaristan a sefere gittikleri sırada padişah askerlerini doyuracak ve besleyecek bir yemek yapılmasını emreder. Ustalar da bu leziz yemeği çıkarırlar. Tabii Macarlar da hemen atlar olaya. Günümüze dek gelen gulaş ın vazgeçilmez baharatı kabul edilen kırmızı biber , yemeğe 18. yy'da eklenmeye başlar. Klasik "tencere gulaşı" , soğanla kuşbaşı doğranmış sığır ya da koyun etinin yağda kızartılmasıyla yapılır. Bu yemeğe tamamlayıcı olarak, sarımsak , kimyon , domates , yeşil biber ve patates de konulur. Evde yapın, yiyin, yerken de mutlaka düşünün...
Yorumlar
Yorum Gönder